Dinlediklerim

14 Aralık 2013 Cumartesi

Duy Kulaklarım,Hisset Kalbim,Yaşa Ruhum...Bu Senin İçin...

Hayatım boyunca mutluluğumu olsun hüznümü olsun hatta heyecanımı bile müziklerle yaşadım. Aşk bile müziklerle bir başka oluyor. Her müzik farklı dünyalara,farklı duygulara kapı açıyor. Nasıl ki  okuduğum romanlardaki karakterlerle nasıl özdeşleşiyorsam,o duyguları hissedebiliyorsam müziklerde de aynı şekilde yaşıyorum tüm bu duyguları.

Filmleri etkileyici yapan müzikleridir. Oyuncuların rol yetenekleri çok önemli olsa da asıl o duyguları veren müziklerdir. Bir filmi beğenmesem de müzikleri bende derin izler bırakabilir. Normal bir müzikten daha fazla işler insanın içine film müzikleri oyüzden daha çok severim onları dinlemeyi. Bu müzik parçası da içime işlemeyi başarabilenlerden biri. 







İnsanlar için müzik dinlemek ne denli önemli bilmiyorum ama benim için çok önemli. Gözlerimi kapattığımda kalbim buralardan çok uzaklarda açıyor gözlerini,ruhum her duyguyu kat be kat fazlasıyla yaşıyor. 

20 Kasım 2013 Çarşamba

When a Wolf Falls in Love with a Sheep orjinal ismiyle Nan Fang Xiao Yang Mu Chang

İzlediğim başka güzel bir filmi paylaşacağım.  "When a Wolf  Falls in Love with a Sheep" bir Çin filmi. Ben daha çok Güney Kore filmleri ve dizileri izlemeyi seviyorum ama arada böyle başka asya filmleri de izleyip beğeniyorum.

Film bir erkeğin sevgilisi tarafından bir post-it kağıdına "Dersaneye gidiyorum" yazıp erkeğin alnına yapıştırması ve bu şekilde onu terketmesiyle başlıyor. Çocuk kızı arıyor sürekli,başlarda telefon çalıyor ama ulaşamazken daha sonralar numara iptal edilmiş oluyor ve çocuk eşyalarını toplayıp kızı aramaya çıkar ve bir adam eğer onu bulmak istiyorsa önce bir işinin olması gerektiğini söyler ve çocuk yakınında dersane bulunan bir fotokopicide çalışmaya başlar. Burada fotokopisini çektiği soru kağıtlarının sağ alt köşesinde koyun resmi ve kısa yazılar olan kağıt dikkatini çeker ve buna kağıda bir kurt resmi çizerek karşılık verir ama bu kağıdı kendine saklamayı düşünürken yanlışlıkla onun fotokopisi çekilip dersaneye gönderilir. Bu soru kağıdına resim çizen kız da sevgilisi tarafından bir kağıt uçakla terkedilmişti ve 100'e kadar saydığında herşeyin daha iyi olacağına inanmaktadır.

Filmde hoşuma giden güzel cümleler var ve koyun resimlerinin canlandırılıp anime yapıldığı yerler olsun,filmin ilerleyişi olsun gayet hoştu. 




                             
                               Bunlar filmden beğendiğim bazı sözler ve kısımlar.
















Filmde kızarmış pirinç satan bir erkek vardı onun için de ayrıca bir film yapsalar çok güzel olur bence :) ben onun hikayesini de çok beğendim çünkü. İşte bu kişi  bahsettiğim kişi :)




NOT: Bir film izlerken baktık sonunda filmde emeği geçenlerin ismi çıkmaya başladı hemen kapatırız filmi artık bitti diye. Ama YAPMAYIN böyle bence çünkü bazı filmlerin sonu aslında tüm emeği geçenlerin ismi bittikten sonra gelebiliyor.Bu film için de film bitti diye hemen kapatmayın çünkü son 1 dakikasında da biraz bir şey var aklınızda bulunsun ;)

19 Kasım 2013 Salı

Kimi to Boku / Sen ve Ben

Bir süredir paylaşım yapmayı istiyorum ama üşengeçliğim sağolsun bir türlü paylaşım yapamadım. Bir sürü şey birikti ama sadece bir kaçı hakkında yazacağım. Öncelikle hakkında yazmak istediğim bir Japon filmi var. 

Filmin ismi "Kimi to Boku", aynı isimde bir de anime var ama konusu aynı değil sanırım. Film öyle uzun bir film değil,45 dakikalık bir film. Özellikle bir zamanlar kedisi olmuş kişilerin izlediğinde çok duygulanacağını hatta ağlamalarının mümkün olacağını düşünüyorum. 

Küçük yavru bir kedi ile o kediyi bulan manga çizmeyi seven bir gencin arasında oluşan sevgi ve bağlılığı anlatan bir film. 

Japon filmlerini pek sevmesem de bu filmi çok sevdim ben. Umarım benim bu yazdıklarımı görüp izleyenler olursa onlar da sever.










İngilizcesi iyi olanlar sanırım ingilizce altyazılı izleseler de anlarlar. Ama zaten Türkçe altyazılı videolar da var. 




Film başladığında ve filmin çoğu yerinde çalan müzik de benim çok sevdiğim ve insanın içinde hüzün patlaması yaratan bir müzik.Onu da paylaşmak istiyorum merak edenler için. 

Bu filmde de çalan piyano versiyonu.



    Bu da benim daha çok hoşuma giden fantastik versiyonu.




7 Kasım 2013 Perşembe

Penny Pinchers (Tikkeulmoa Romaenseu - 티끌모아 로맨스) Gayet Eğlenceli Bir Güney Kore Filmi !


Dün bir blogda "Penny Pinchers" diğer ismi "Many a Little Romance" olan  bir Güney Kore filmi hakkında yapılan yorumları okudum ve yazasım geldi. Blog sahibi başka yerlerde bu filmle ilgili "pek güzel değil,vasat,...vs." yorumlar yapıldığını ama kendisinin beğendiğini yazmış. Bende ona katılıyorum. Zira ne filmler var yok sanatsalmış bilmem neymiş deniyor ama izlesen hiç bir şey anlamıyorsun,bari bi de bir şeye benzese. Neyse benim bu film hakkındaki düşüncelerime gelirsek bence film vasat falan değildi. Ama çok bir şey bekleyerek de izlenecek bir film değil. Eğlenceli doğru düzgün bir film izlemek isteyenlerin ve Kore filmlerinden hoşlanan izleyebileceği ayrıca benim düşünceme göre beğenecekleri bir film. Ben filmi Song Joong Ki'nin bir dizisini izlerken diğer dizi ve filmlerini de merak ederken gördüm ve afişi de beni çekti (bir filmi izlemem için afiş benim için çok önemli bu iyi mi kötü mü bilmiyorum :/ ) 

Filmin konusu da özetlemem gerekirse şöyle: Ji-Woong (Song Joong Ki) bir türlü iş bulamayan,elindeki parayı tutamayan,boş bir hayatı olan biridir. Hong Sil (Han Ye-Seul) ise cimri mi cimri bir kızdır bunu bir örnekle göstermem gerekirse hoşlandığı kişi konsere gitmek için çağırdığında direkt bilet fiyatını sorar ve gitmemek için hasta numarası yapar. Aslında böyle cimri olmasına neden olan olay ise annesinin ölümü sırasında yaşadığı bir olaydır. Ji-Woong ve Hong Sil birbirlerine komşudur. Bir gün o mahallede yaşayan insanlara oradaki evlerin yıkılacağı ve evlerden kaç kişi yaşıyorsa ona göre bir miktar para verileceği söylenir ve bizim bu cimri kızın kafası para işlerine feci çalıştığı ve Ji-Woong'u da saf ve yardıma muhtaç gördüğü için kullanmaya karar verir,alacağı paradan çocuğa vermemeyi ve ona para kazanmayı öğretmenin yeterli olacağını düşünür. Filmin gerisi bu ikisinin para kazanma mücadelesi içinde yaşadıkları eğlenceli,hüzünlü,komik ve biraz da romantik olayları anlatıyor.



   

 







Filmden kareler...











27 Ekim 2013 Pazar

When A Man Loves ...

Bir adam severse...neler olur? İşte son izlemeye başladığım dizi olan "When A Man Loves" da göreceğiz bakalım bu sorunun cevabını. 
İsmi gel beni izle diyor adeta :) başladık bakalım şimdilik heyecanlı görünüyor. Aslında dizilerini,filmlerini takip ettiğim belli başlı kişiler var ama neredeyse tüm dizi ve filmlerini izlediğim için yeni oyuncular ve yeni dizi-filmler keşfetmem gerekti,izleyip izlememek konusunda kararsız kalmıştım ama seçeneklerim arasında en gözüme çarpan bu dizi oldu.Başrol oyuncusu Song Seung-Heon filmdeki ismiyle Han Tae-Sang başta pek de hoşuma gitmedi doğrusu ki oyuncusunu beğenmediğim bir diziyi yada filmi izlemek işkence gibi geliyor bana ama dizinin başlamasından bir kaç dakika sonra ısındım kendisine. 






  Dizideki aşk tablomuz böyleymiş.Çok merak ediyorum yaaa :)





Yeni keşiflerim :)

TV'de bir şeyler izlerken arka planda çalan şarkılar bazen çok hoşuma gidiyor ve bir gayret buluyorum :) En son D-Gray Man isimli anime hakkında nette birşeyler ararken bir kaç şarkı keşfettim,bir insan bu kadar mı mutlu olur bi şarkı keşfetti diye ama ben oluyorum işte :D
 İşte o şarkılar...

Bu şarkı Pensilvanya kökenli rock müzik grubu  Breaking Benjamin'in  Dance with The Devil şarkısı ve D-Gray Man'den görüntülerle çok iyi olmuş bence.



Bu şarkı ise Kanadalı alternative rock grubu SUM 41'in The Hell Song isimli şarkısı 



Bu da aynı gün içinde keşfettiğim son şarkı  Amerikalı bir rock grubu olan Saosin'in You're not Alone adlı şarkısı. En çok sevdiğim bu,dinlerken daha çok içime işliyor nedense.








24 Ekim 2013 Perşembe

Bir Kurt Adamın Aşkı "Neukdae Sonyeon" nam-ı diğer "A Werewolf Boy"

İzlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum. İsmi "A Werewolf Boy" bir kore filmi. Feci şekilde içime işlemi.
Konusu şöyle;ciğerlerinden rahatsız bir kız var,doktor temiz havanın iyi geleceğini söylediği için annesi ve kız kardeşi ile birlikte bir köyden ev alıp oraya taşınıyorlar.Ev alıyorlar dememe bakmayın evi aslında bu kızdan hoşlanan ama pek de hoş bir tip olmayan,bunların tanıdıkları biri alıyor.Evin yan tarafındaki ek binada evin eski sahibi kurt bakıyormuş.Kızımız taşındıkları ilk akşam dışarıdan bir ses duyuyor ve kardeşini uyandırmaya gidiyor ama kardeşi uyanıp geri yatıyor,kız annesini uyandırmaya gidiyor bakıyor annesi çok derin uyuyor ve kendisi dışarı çıkıyor.Etrafa bakınıyor,eskiden kurt beslenen ek binaya giriyor ve kapalı bir kapıyı açtığında karşısında gözleri parlayan ve kendisine hırlayan bir şey görüyor,çığlık atmasıyla birlikte bu şey ona itip hırlamaya devam ederek kaçıyor oradan.Ertesi gün de vahşi bir çocuk buluyor evlerinin orada,tabi bu çocuk kızın gece gördüğü kişi.Bundan sonrasında kızla bu kurt çocuk arasında bir şeyler oluşmaya başlıyor.Şahsen ben filmin sonunda çok üzüldüm ve kıza çok kızdım.Ama gerçekten güzel bir filmdi ve böyle fantastik öğeler barındıran filmleri sevmeyenlerin bile sevebileceğini düşündüğüm bir film.







Gitmek İstediğim Yerler # 1

Dün televizyonda bir programda gördüm burayı. Asya'ya hep ilgim olmuştu ama bir gün gidersem nerelerini görmek isteyeceğimi bilmiyordum. Ama burayı gördükten sonra artık biliyorum nereye gitmek istediğimi.

İşte burası...Aynı masal dünyası gibi. Burası Japonya'da Gokayama isimli bir köymüş. Bir gün oraya gitmeyi düşünüyorum bakalım gidebilecek miyim :) 

http://www3.nhk.or.jp/nhkworld/english/tv/journeys/archives20131016.html